Jpeg dosyalarınız için Camera Raw kullanın.

Bir çok kişi fotoğraf çektiğinde dijital fotoğraf makinesinin o sırada nasıl bir işlem yaparak fotoğrafını kaydettiğini bilmez. Bilmek zorunda da değildir.

Fotoğraf makinelerinizin üzerinde bulunan fabrika çıkışı bazı ayarlar vardır. Mesela bir potre çekiyorsanız “Neutral”, çiçek çekiyorsanız bu ayarlarınızı “Vivid” olarak seçtiğinizde fotoğrafınızın çok daha iyi sonuçlar verdiğini görüyorsunuz.

Nikon Picture Control

Ancak gerçek şu ki fotoğraf makineniz bu ayarlarınızı fotoğrafınızın seçtiğiniz bir bölümüne değil tamamına uyguluyor. Üstelik daha sonrasında hiç bir kontrol şansınız kalmıyor.Farklı ayarlar

Aslında doğru olan bir çok DSLR fotoğraf makinesinde bulunan RAW özelliğini kullanmaktır. Ancak RAW dosyalar çok yer kapladığından bunu kullanmak istemeyebilirsiniz.

Dersimizde JPEG olarak çekilmiş bir fotoğrafın Photoshop programında nasıl RAW gibi açılıp işleneceğini öğreneceğiz.

Bu dersimizde fotoğrafın tamamı üzerinde (yani fotoğraf makinemizin yaptığı gibi) işlem yapacağız ancak kontrol bizde olacak.

Daha sonraki derslerimizde ise Photoshop yardımı ile fotoğrafımızın sadece bizim istediğimiz bölümlerinde ayar yapmayı öğreneceğiz.

Bu dersimi bir video dosyası olarak hazırladım. Umarım beğenirsiniz.

Nerede ve ne zaman flaş kullanmalıyız?

Bir önceki yazımda flaş iç mekanlarda ve ışığın az olduğu durumlarda flaş kullanmamamız gerektiğini, bunun yerine yüksek ISO değerinde fotoğraf çekmemizin daha iyi sonuçlar vereceğini yazmıştım. (önceki dersi görüntüle)

Harici bir flaş kullanıyorsanız zaten bu işi adım öteye taşımışsınız demektir. Harici flaş kullanımı ile ilgili konulara önümüzdeki derslerde değineceğim.

Tepe flaşımızı nerede ve ne zaman kullanmalıyız?

Bir kere fotoğrafçılıkla ilgili olarak size söylenen bir çok şeyi unutun. Kapalı ortamlarda flaş kullanınca sonuçlarını bir önceki derste gördük.

Güneşli bir havada bir portre çekeceğiniz zaman bize güneşi arkamıza almamız söylenir. Sonuç? Gözleri kısık (biraz photoshop yardımı ile kıstım), yüzünü güneşten kaçırmaya çalışan bir portre. Üstelik güneş ışınları doğrudan portremizin üzerine geldiğinden istenmeyen sert gölgeler oluşur.

Gözler kısık, yüzde istenmeyen gölgeler.

Bir de güneşin batmaya başladığı güzel bir manzarayı, güneşi arkanıza aldığınız için kaçırıyor olabilirsiniz.

Güneşi karşımıza alıp fotoğraf çektiğimizde ise silüet etkisi oluşuyor.

Ters ışıkta detaylar kayboluyor.

İşte şimdi flaşınızı kullanmanın vakti geldi. Güneşi tam olarak karşınıza almayın. Yanal ışıklar portrelere için en uygun ışıklardan biridir. Tepe flaşınızın da yardımı ile portrenizin yüzünü aydınlattığınızda sonuç aşağıdaki gibi olacaktır.

Belirgin detaylar ve arkaplan.

Deneyin, bir kaç denemeden sonra nasıl iyi sonuçlar aldığınızı kendi gözlerinizle görün.

Karanlık bir ortamda tepe flaşı, SAKIN KULLANMAYIN.

Güzel bir fotoğraf makineniz var. Fotoğraf makinenizi üretenler üzerine bir de flaş koymuşlar. Fakat flaş kullandığınızda çok kötü sonuçlar alıyorsunuz. Öyleyse flaşınızı kapatın. Flash ile ilgili tüm bildiklerinizi unutun. Bundan sonra flaşınızı kapalı mekanlarda ve gece çekimlerinde kullanmayacaksınız.

Daha iyi anlamanız için size iki örnek göstermek istiyorum. Soldaki fotoğraf tepe flaşı kullanılarak çekildi. Sağdakinde ise tepe flaşını kapadım, daha yüksek ISO ayarında ve daha hızlı pozlayarak çektim.

Tepe flaşı ISO'ya karşı

Her iki fotoğrafta da objektifimin izin verdiği en düşük diyafram (f) değerini kullandım. Pozlama için merkez ağırlıklı ölçüm yaptım.

Fotoğraf çekerken (düşük ışıkta) üç şeyi kontrol edebiliriz:

  1. Diyafram - Diyaframınızı açarak (değerini düşürerek) objektifinizden daha fazla ışık girmesini sağlamalısınız. Ancak bu özellik sadece pahalı objektiflerde bulunmaktadır.
  2. Enstantane - Enstantane hızınızı düşürerek uzun pozlama yapmalısınız ki bu durumda 1/60sn.nin altında pozlama yapacağınız için çekeceğiniz konunun hareketli olmaması gerekiyor. Ayrıca 1/60sn. nin altındaki değerlerde eliniz titreyecek ve net fotoğraflar çekemeyeceksiniz.
  3. ISO – ISO ayarınızı yükselttiğinizde düşük ışığın olduğu ortamlarda daha yüksek hızlarda fotoğraf çekebilirsiniz ancak ISO arttıkça fotoğrafınızın kalitesi düşecektir.

%100 boyutta kalite kayıpları

Unutmayın, yüksek ISO’lardan kaynaklanan kumlanmalar bilgisayar yazılımları sayesinde kısmen giderilebilirler ancak bulanık çekilmiş, net olmayan bir fotoğrafı düzletemezsiniz. Üstelik kumlanma bazen fotoğrafa daha dramatik bir hava verebiliyor.

Eğer hala bu kontrolleri kullanmakta deneyimli değilseniz benim size tavsiyem ISO ayarınızı otomatikte bulundurmanız olacaktır.

Yeni başlayanlar için: Manuel ayarda çekmek için Auto kullanın

Kompakt yada DSLR fark etmez. Yeni bir fotoğraf makinesi aldınız, ayarlarınızı manuel olarak kendiniz yapmak istiyorsunuz ancak nereden başlayacağınızı ve nasıl ayarlayacağınızı bilmiyorsunuz. Otomatik ayarların nasıl çalıştığını anlarsanız manuel ayar yapmanız daha kolay olacaktır.

image

Mesela spor modunda fotoğraf çektiğinizde neden haraketler sabit olur?

Fotoğraf makinenizde temel olarak kontrol edebileceğiniz ve etmeniz gereken üç ayar vardır. Bunlardan biri enstantane, diğeri diyafram ve üçüncüsü de ISOdur.

Spor modunda fotoğraf çektiğinizde fotoğraf makineniz ISOyu otomatik ayarlar ve ortam ışığına uygun bir ISO belirler. Düşük bir diyafram (mesela f/3.5 gibi) ve yüksek bir enstantane seçer (1/320 gibi). Böylece hareketli olan hızlı nesneleri yakalarsınız.

Eğer manzara modunda çekiyor olsaydınız bu sefer diyaframı kısacaktı (mesela f/11 gibi). Manzara fotoğraflarında ön planın ne, arka planın flu göründüğü alan derinliği olan fotoğraflar istenmez, bu sebeple diyaframı kısmalı yani yüksek bir f/ değeri seçmelisiniz. Manzara fotoğraflarında enstantane hızınızın bir önemi bulunmamaktadır ancak 1/60’ın altında fotoğraf makinenizi elinizde tutarak titretmeden fotoğraf çekemezsiniz. Bu gibi durumlarda mutlaka bir tripod kullanmalısınız.

Her fotoğraf çekiminizden sonra otomatik ayarlarınızı inceleyin. Böylece hangi fotoğraflarda hangi değerler ile iyi sonuçlar aldığınızı göreceksiniz.

Otomatik modlardan manuel moda (M) geçişte öncelikli A – S – P modlarını kullanın. Bu modlar sırası ile şöyle:

P: Program
A: Aparture (Diyafram öncelikli)
S: Shutter (Enstantane öncelikli)

A ile çekim yaparken diyaframı siz seçersiniz. Fotoğraf makineniz de seçtiğiniz diyafram ayarında ortam ışığına en uygun olan enstantane ayarını kendisi otomatik seçer. Böylece yanlış pozlama (eksik yada fazla pozlama) riskiniz ortadan kalkar. Bu ayarı portre ve manzara çekerken kullanabilirsiniz.

S ile fotoğraf çekerken ise siz enstantane hızınızı seçersiniz fotoğraf makineniz de ortam ışığına en uygun diyafram açıklığını belirler. Hızla geçen bir araba fotoğrafı çekerken arabanın gidiyor hissini vermek yada sıçrayan su tanelerini havada dondurmak için enstantane öncelikli fotoğraf çekmelisiniz.

Ayrıca yeni başlayanlar için tavsiyem mutlaka ISO ayarlarını otomatik yapmalarıdır. Işığın az olduğu zamanlarda düşük ISO değeri ile fotoğraf çekerseniz fotoğraflarınız bulanık çıkabilir. Öğrenene kadar ISO otomatikte kalsın.

DSLR mi yoksa kompakt fotoğraf makinesi mi?

 

  Genellikle bir çok kişi DSLR fotoğraf makinesi olmadığı için çektiği fotoğrafların iyi olmadığını düşünüyor. Çoğu zaman da DSLR’ye geçtiğinde daha iyi fotoğraflar çekeceğini…

Ben her ikisini de kullanıyorum. Tartışmasız DSLR daha kaliteli sonuçlar veriyor ancak bazen pratik olması sebebiyle kompakt fotoğraf makinemi de kullanıyorum. Doğru kullanıldığı taktirde her ikisiyle de çok güzel fotoğraflar çekersiniz.

Unutmayın; “En iyi fotoğraf makinesi, yanınızda olandır.”

Megapiksellerin önemi

Dijital fotoğrafçılıktan hiç anlamayan arkadaşlarınızın size ilk sorduğu soru “kaç megapiksel” olur. Aynı şekilde eğer yeniyseniz ve bir elektronik marketten dijital fotoğraf makinesi alacaksanız, satıcı da size fotoğraf makinesinin özelliklerini anlatırken “… megapiksel” diyerek ilk önce yüksel megapikselden bahseder.

Peki nedir megapiksel?

Size şöyle açıklayayım. 3 megapiksel A4 boyutundaki bir kağıda basabileceğiniz fotoğraf boyutudur. Peki daha yüksek olursa ne işe yarar? Çektiğiniz fotoğrafın içerisinden bir bölümü kırpıp büyüterek basabileceğiniz anlamına gelir. Yüksek megapiksel kalitede inanılmaz farklar yaratmaz, ancak dijital düzenlemelerden sonra oluşacak kayıpları yüksek megapiksellerde daha fazla yok edebilirsiniz. Üstadlar belki bu anlatıma karşı çıkabilirler ancak en basit anlamda bu şekilde anlatabilirim.

Peki megapiksel önemli değilse önemli olan nedir?

Bence fotoğraf makinelerindeki en önemli özellik ISO kaliteleri ve sensör kaliteleridir. ISO nedir? ISO, karanlık ortamlarda yada ışığın yetersiz olduğu ortamlarda daha net fotoğraf çekebilmenize yarar. ISO yükseldikçe netlik bozulmaz ancak fotoğrafın kalitesi düşer. Genellikle netlik, pozlama ve kalite çok karıştırılıyor. İleride bu kavramları sizlere daha detaylı anlatacağım.

Megapiksel ve ISO kavramlarına açıklık getirdikten sonra gelelim asıl sorumuza. Kompakt mı yoksa DSLR mi?

Bu konuya açıklık getirebilmek için önce bir karşılaştırma yapalım.

DSLR

    Kalite – DSLR’lerde kullanılan sensör ve işlemciler daha kalitelidir.
    Optik çeşitliliği – Değiştirilebilir lensleri sayesinde fotoğraf makinenizin üzerinde gelen değerlere mahkum değilsiniz.
    Hız – Daha hızlı netleme ve çekim hızı.
    Optik vizör – Ne görüyorsanız onu çekersiniz.
    Manuel ayarlar – Fotoğraf makinenizin tüm kontrolleri sizin ellerinizde.
    Keyif – Sol elinizin avuç içinde tuttuğunuz makineniz elinize oturduğunda hem daha sağlam tuttuğunuz için, hem de psikolojik olarak sizi daha iyi hissettirdiği için ve elinize daha iyi oturduğu için çekerken daha fazla keyif alırsınız.
    Profesyonel – DSLR gövdeleri, yapıları ve ekipmanları daha kaliteli ve dayanıklıdır.
    Fiyat – Herşeyin bir bedeli vardır.
 

Kompakt

    Kalite – Unutmayın ki bir çok kompakt makinede kalitelidir. Ancak kompakt makinelerde pahalı sensörler yer almaz.
    Optik çeşitliliği – Kompakt makinelerin lensleri değişmez ve genellikle 3x optik zoomları bulunur.
    Hız – Çok hızlı değildir ancak hafiftir.
    Optik vizör – Gördüğünüzle çektiğiniz arasında küçük farklar oluşabilir.
    Manuel ayarlar – Acemiler için bir çok hazır ayar bulundurur.
    Keyif – Her an yanınızda taşıyabileceğiniz, cebinize sığan, küçük ve hafif bir fotoğraf makinesi. Anı hiç bir zaman kaçırmazsınız.

    Pratik
    – Çantanızdan çıkarın, açın, deklanöre basın ve çekin.
    Fiyat – DSLR'lere göre daha ucuz.

 DSLR almaya karar verdiniz. Peki hangi DSLR?

Hiç bir marka ve ürün kötü değildir. Ancak DSLR konusunda Nikon ve Canon öne çıkan iki markadır. Çevrenize bir bakın, DSLR’si olan arkadaşlarınız hangi markayı kullanıyorlar? Şayet tüm arkadaşlarınız Canon kullanıyorsa ve siz gider Nikon alırsanız onlarla fotoğraf makineniz hakkında teknik olarak çok fazla bilgi paylaşamazsınız. Menülerin arasında sıkışıp kaldığınızda size yardımcı olmaları biraz daha fazla zaman alır.

Öncelikle bütçenizi belirleyin. DSLR fotoğraf makinelerini 4 sınıfa ayırabiliriz:

1. Giriş seviyesi DSLR fotoğraf makineleri
(Nikon D40, Canon eos 350d)
2. Orta seviye DSLR fotoğraf makineleri
(Nikon D90, Canon eos 450d)
3. İleri seviye DSLR fotoğraf makineleri
(Nikon D300, Canon 40d)
4. Üst seviyes profesyonel DSLR fotoğraf makineleri
(Nikon D3s, Canon 5D Mark II)

Bütçeniz için en uygun seviyeyi belirledikten sonra sıra geldi karar vermeye. Yukarıda da yazdığım gibi çevreniz bu konuda önemli bir rol oynuyor ancak kararı verecek olan sizsiniz. Benim size tavsiyem karar verdiğiniz seviyedeki makinelere mutlaka dokunun. Fotoğraf makinenizi ellerinizde hissedin. Rengi, kokusu, dokusu, özellikle de sesini duyun. İçiniz hangisine ısınırsa daha fazla düşünmeyin ve o fotoğraf makinesini alın.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Fotoğraf Eğitimi

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kent Konseyinin ve BURFOT’un ortaklaşa düzenlediği, Cafe Gren’in de katkılarının bulunduğu ücretsiz fotoğraf eğitiminde “Fotoğraf Makineleri ve Ekipmanları” konusunda hazırladığım eğitimin ilkini Merinos Park’ta büyük bir katılımla gerçekleştirdik.

DSC_1845
Eğitime yoğun bir ilgi vardı.

DSC_1822
Bu eğitim, katılımcılara d-SLR ve ekipman seçiminde yön gösterecektir.